Facebook’un yeni sosyal sanal gerçeklik platformu Horizon, bize ikinci bir yaşam sunmaya hazır.
Sanal gerçekliğin interaktif teknolojide büyük bir devrim yaratacağını düşünen Mark Zuckerberg, 2014 yılında Facebook’un temel amacı olan “insanları bir araya getirme” düşüncesini sanal gerçeklik platformu aracılığıyla farklı bir boyuta taşımak için Oculus VR şirketini satın aldı. Oculus ve Facebook iş birliğiyle hayata geçen Horizon ise sanal gerçeklik dünyasını bambaşka bir boyuta taşıyor. Peki Oculus VR gözlüğü ile günlük hayatınızda kolayca entegre olabileceğiniz Horizon platformu hayatımızı nasıl değiştirecek?
Yazı: Aybüke Beren Kiraz
Horizon, aslında kullanıcılarına kendi dünyalarını yaratıp sosyalleşebilecekleri veya oyun oynayabilecekleri bir sanal gerçeklik evreni sunuyor. Başta kapalı bir beta versiyonu ile görücüye çıkacak olan bu yeni sanal gerçeklik dünyası, 2020 yılında piyasaya sürülecek. Kullanıcıları sadece VR gözlükleri ile kendi hayatlarından uzaklara taşıyacak olan Horizon, yeni beceriler öğrenme, hayal gücünü genişletme, yeni ilişkiler ve mekanlar kurma gibi birçok temel deneyime sahip olmanızı sağlayacak.
Özelleştirilebilir bir avatar oluşturup sanal dünyanızdaki kasaba merkezine yerleştikten sonra, kasabanın meydanında sosyalleşebilecek veya telepod adı verilen sanal portalları kullanarak diğer kullanıcılar tarafından oluşturulan farklı dünyalara gidebileceksiniz. Kullanıcıların yarattığı bu farklı sanal dünyalarda siber güvenliği sağlamak ve onlara yol göstermek içinse Horizon’un gerçek asistanları ‘Horizon Yerlileri’ adıyla yardıma hazır olacak.
Zuckerberg, Horizon ile sanal gerçeklik teknolojisini yaygınlaştırmak ve kullanıcı sayısını 1 milyar kişiye ulaştırmayı amaçladığını ve bu sayede kullanıcılarını ‘kısıtlanmış’ gerçekliğin sınırları dışına çıkaracaktı. Peki içinde yaşadığımız hayat gerçekten ‘kısıtlanmış’ mı? Independent’ın gerçekleştirdiği röportajda, yaptığı bu tanımdan sonra eleştiriler alan Zuckerberg düşüncesini şu şekilde açıklıyor: “Elbette hiçbir sanal gerçeklik programı biriyle yüz yüze buluşmanın gerçekliğinin yerini alamaz. Fakat sahip olduğumuz fiziksel gerçekliğin sınırlı olduğunun farkındayız ve gerçeklik algımızı gelecekte bir adım daha ileriye taşıyabileceğimize, sınırlarımızı zorlayabileceğimize inanıyoruz.”
Peki Horizon sanal gerçeklik platformu insanların hayatını ne yönde etkileyecek? Zuckerberg’in de dediği gibi gerçeklik anlayışımızı yeni bir boyuta taşıyacak olan Horizon, hayal gücümüzü geliştirebilir ve yeni hayat gerçekliklerinde kendimizi yeniden keşfetmemize yardımcı olabilir. Aynı zamanda dünyanın farklı coğrafyalarından insanlarla bizi kolayca bir araya getirerek sosyal çevremizi genişletmeye yardımcı olurken sosyal becerilerimizi de geliştirebilir. Yeni beceriler öğrenmek için ve simülasyonlu eğitimler almak için de oldukça etkili bir yöntem olan Horizon gerçek hayatta görmediğimiz ve birinci elden deneyimleyemediğimiz eşya seçme, seyahat etme, karar alma gibi durumlarda bize yardımcı olabilir.
Fakat Horizon’ın insanların gerçeklik algısı üstünde kötü bir etkisinin olma ihtimali de çok yüksek. İnsanları günlük hayatımızda tanıyarak yüz yüze iletişim kurmak ve karşı tarafın beden dilini okuyabilmek sanal dünya ilişkilerinde karşılığı bulunamayacak durumlar. İnsanların sanal gerçeklik algısına bağlanmaları ve kendi gerçekliklerinden çıkarak yaşadıkları gerçek dünyaya mental ve fiziksel bir yabancılaşma hissetmeleri de olası. Gerçek dünyadan yabancılaşan bireyler, bu dünyaya geri döndüklerinde yaşadıkları deneyimlerden kolay kolay tatmin olamayabilirler ve kendilerini bulundukları ortamda daha değersiz hissedebilirler. Sonuçta sanal gerçeklik deneyimi hala gelişmesi ve test edilmesi gereken bir süreç konumunda. Sanal gerçekliğin ve teknolojik gelişimlerin insan hayatını ne yönde etkileyeceğini daha açık bir şekilde görmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var gibi görünüyor.