“Organizasyon yapımızı güçlendirme ve daha da verimli yönetebilme adına merkez ofisimizi yeni bir adrese taşırken, daha çok iletişime imkan tanıyan bir ofis tasarımı hayal ederek yola çıktık. İç tasarımda önceliğimiz birimler arasındaki etkileşimi arttırmaktı. Bunu sağlarken çalışanların daha rahat edebileceği ve bulunduğumuz Assembly Ferko Signature Binası’nın modernliğini ofis içinde de yakalayan bir tarzda olmasını önemsedik ve projelerinin bizim taleplerimizle uyuştuğunu düşündüğümüz Mean Mimarlık ile çalışmaya karar verdik. Bizim gibi genç ve dinamik bir ekipleri vardı; profesyonel yaklaşımları ile omuz omuza çalışarak tam istediğimiz sonuçları aldık diyebilirim. Yeni nesil ofis alanları ve açık ofis oluşu sayesinde birimlerin etkileşimlerinde artışın yanı sıra modern ve ferah tasarımıyla çalışanlarımızın da beğenisini kazanmış olması tasarım sürecindeki hayallerimizin gerçeğe tam da istediğimiz gibi dönüştüğünün en iyi göstergesi. Bu vesile ile bir kez daha Mean Mimarlık’a teşekkürlerimi sunarım.” – Zeren Sarıbekir Güzelbahar, Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Assembly Ferko Signature Binası sakinlerinden Sarten Ambalaj’ın ofis tasarımından yola çıkarak yeni nesil çalışma alanlarının şirket kültürüyle nasıl bir bağ kurduğunu ve projenin işleyiş sürecini Sarten Ambalaj’ın ofis tasarımını gerçekleştiren Mean Mimarlık’ın kurucusu Anıl Akay’a sorduk.
Röportaj: Aygen Ecevit
Mean Mimarlık’ın kuruluş amacından biraz bahsedebilir misiniz? Müşterilerinize nasıl hizmetler sunuyorsunuz?
Mimarlık eğitimimi 2014 yılında tamamladım, öğrencilik dönemlerimde de çalışmış olduğum firmayla uygulama işleri yapıyorduk. Bunun yanında freelance olarak tasarım çalışmalarım oldu. İşin hem tasarım hem de uygulama tarafını seviyordum açıkçası ama beni en çok heyecanlandıran tasarladığım projenin uygulamasını üstlenmek oldu. Bu fikirle Mean Mimarlık’ı kurdum. “Design & Build” kavramını benimsemiş ve çalıştığımız bütün projelerde bunu gerçekleştirmiş olmaktan mutluyuz. Genelde tasarım ve uygulama farklı ekipler tarafından çalışılır, biz tasarladığımız her projenin tarafımızca uygulanma hizmetini de sunuyoruz müşterilerimize. Karşılıklı olarak hem ekonomik anlamda hem de zamansal olarak daha faydalı bir süreç işlediğini söyleyebilirim.
Çalışmalarınızda ofis projeleri nasıl bir yer tutuyor?
Tamamladığımız projeler içerisinde ofis ve konut tasarımı büyük bir yere sahip. Yapmış olduğumuz ilk çalışma da bir ofis projesi olduğundan, bu referansa dayanarak ofis projeleri yapmaya devam ettik. Çalıştığımız kişi ve kurumlarla kalıcı bağlar kurarak hem iş anlamında hem de sosyal olarak ilişkilerimizde sürekliliğimizi sağladığımızı düşünüyorum. Bu yüzden de ofis projelerinin bizim için ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilirim.
Assembly Ferko Signature binasında yer alan Sarten’in ofis katı projesi için bir konsept çalışması yaptınız. 1.700 m²’den oluşan bu merkez ofis, açık ofis ve yönetim olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Ayrıca toplantı odalarını da içeriyor. Bu projede nasıl bir süreç izlediniz?
Öncelikle şunu söylemek isterim, oldukça keyifli ve profesyonel bir süreç oldu. Her projede olduğu gibi öncelikle karşılıklı görüşmelerle ihtiyaçlar belirlendi. Sonraki süreçte konsept önerilerimiz üzerinden bir dizi görüşme yaparak konsept aşamasını da tamamladık. Bu sürecin en kritik noktası, müşterinin size ne anlattığından daha çok sizin müşteriyi nasıl anladığınızdır. Özellikle konu mekan tasarımı olduğunda; sizin mimar olarak müşteriyi çok iyi tanımanız, analiz etmeniz ve müşteriye doğru öneriyle gitmeniz süreci sağlıklı kılar.
Sarten Ambalaj’ın ofis katı projesinin konsept ve proje kısmı yaklaşık beş ay sürdü, uygulama aşaması ise iki ayda tamamlandı. Genellikle bunun tersi durumlar oluşur; bir an önce harekete geçme isteğiyle gözle görülür işlerin yapılması istenir. Bence bu durum ancak finali geciktiren bir eylemden fazlası olamıyor. Bu yüzden işin aşamalarını ve projenin gerekliliklerini doğru zaman zarfları içerisinde yaptığımızı düşünüyorum.
Ofis tasarımları ile şirket kültürü arasındaki bağ yadsınamaz. Bu bağlamda Sarten Ambalaj projesi de dahil olmak üzere çalışmalarınızda nelere dikkat ediyorsunuz?
Şüphesiz, yadsıyamayız. Karşınızdaki kişi ya da kurumu anlamak ve bunu bağlamsal anlamda proje içerisinde kullanmak bizlerin sorumluluğu. Şirket kültürü, yapısı ve vizyonu bu anlamda belirleyici kriterlerdir. Sarten Ambalaj özelinde örneklendirmek gerekirse; şirket yapısı olarak üst düzey yöneticilerin, yöneticilerin ve çalışanların arasındaki ilişkiyi ve hiyerarşiyi iyi kavramamız gerekiyordu. Mevcut ofis yapıları ve düzenlerini gözlemleme şansımız oldu. Ayrıca Sarten Ambalaj köklü bir firma, Osmanlı dönemine kadar uzanan ticari bir geçmişleri var. Geçmişlerini korurken bir yandan da kültürlerini oluşturmuş ve dünyaya açılmış bir yapıları var. Tüm bunların yarattığımız mekanlar içerisinde hissettirilmesi gerektiğini düşündük ve sanıyorum başardık.
Günümüzün çalışma biçimleri hem bireysel hem de grup etkinliklerinin aynı anda gerçekleşebileceği alanlar talep ediyor. Bu tarz ofis projelerinin zorlayıcı tarafları oluyor mu?
Evet, günümüzde çalışma biçimleri başka bir boyuta evrilmiş durumda. Bu yeni düzenlere göre de dediğiniz gibi hem bireysel hem de grup etkinliklerine cevap verecek ofis tasarımları gerekiyor. Zorlayıcı tarafı, bu tip mekanları her ofiste yapamazsınız. Zira ofis yapısı ve düzeni buna uygun olmayabilir ya da alansal olarak sorunlar yaşayabilirsiniz ancak uygun projelerde bu tip mekanlar, her anlamda projeye zenginlik katacaktır.
Y ve Z jenerasyonlarının iş hayatında varlığı arttıkça yeniden şekillenen çalışma biçimleri, ofis yapılarının birçok sosyal ihtiyaca cevap verebilmesini şart koşuyor. Ofis projelerinizi bu anlamda diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Özellikle benim de içinde bulunduğum Y jenerasyonunun payı, iş hayatında önemli bir düzeye gelmiş durumda. Bu durum da geleneksel yaklaşımların artık yavaş yavaş ortadan kaybolarak yerini daha serbest ve yenilikçi bir düzene bırakmasını sağlıyor. Bence bu jenerasyonların gerek iş hayatına gerekse bizim tasarımlarımıza olan etkisi önümüzdeki yıllarda daha çok kendini belli edecektir.
Peki güncel mimari akımlardan hangilerini beğeniyorsunuz? Kendi ofisinizde hangi trendlerle karşılaşabiliriz?
İçinde bulunduğumuz dönemde modernizm ve sürdürülebilirlik kavramlarını sıkça duyuyoruz. Ancak bu dönemin ve dönemin işlerinin belli bir kalıba sığdırılabileceğini düşünmüyorum. Bizim yaklaşımımız; anlatmak istediğimizi, yaratmak istediğimizi, az çizgiyle ifade etmek üzerine, buna sadelik ya da minimallik diyebilirsiniz. Yarattığımız mekanlarda kullanıcıları hem görsellik hem performans anlamında konforlu hissettirebilmeyi amaçlıyoruz.
Sizce ofis tasarımlarının geleceğinde ne var?
Sanıyorum bu sorunun üzerine saatlerce konuşabiliriz. Bir taraftan parabolik bir ivmeyle gelişen teknoloji, bir taraftan buna bağlı gelişen yeni sektörler ve ihtiyaçlar var. Başka bir tarafta da sürekli tüketilen ve kirlenen dünya… Bu gelişmeler ve sorunlar nedeniyle ortaya çıkacak ihtiyaçlara cevap verecek mekan ve yapı tasarımları da gerekecektir. Bu nedenle yeni ofislerin teknolojinin daha çok adapte edilebildiği ve gerek malzeme gerek mekan tasarımı anlamında sürdürülebilirliğin sağlandığı, aynı zamanda da az önce konuştuğumuz Y ve Z jenerasyonlarının eylemlerini içinde rahatlıkla barındırabileceği bir yöne doğru gideceğini düşünüyorum.
Mean Mimarlık önümüzdeki yıllarda ne tür projelerle karşımıza çıkacak?
Açıkçası biz yeni bir firmayız, bu zamana kadar yaptığımız işlerde de kendimizi hiç kısıtlamadık. Ofis ve konut projelerinin yanında üretim tesisleri, sanat galerisi, peyzaj tasarımları gibi işlerimiz de oldu. Eminim ki çalışmalarımızın çeşitliliği ve sayısı artacaktır. Ancak şunu da söylemek isterim ki, nicelikten ziyade nitelikli çalışmaların içinde olacağımızı düşünüyorum.