69 ilde, 21 binin üzerinde üye restoran ve günde ortalama 400 bin siparişle 13 milyon kullanıcı sayısına ulaşan Yemeksepeti bu başarısını nelere borçlu? Yemeksepeti fikrinin arkasındaki deha Nevzat Aydın ile Yemeksepeti ve yeni girişimi Banabi’nin kuruluş hikayesini ve kurum kültürünü konuştuk.
Röportaj: Deniz Şenliler Fotoğraf: Fırat Meriç
Yemeksepeti’ni 2000 yılında, İnternet’in pek de yaygın olmadığı ve ekonomik krizin kapıda olduğu bir dönemde kurdunuz. Yolculuğunuzun dönüm noktası neydi?
Yemeksepeti’nin iş modelini kurguladığımız sırada, benzeri dünyada olan bir model değildi. Hatta ekip olarak biz bile Yemeksepeti için erken yola çıktığımızı ve bu yolda bir süre zarar edeceğimizi biliyorduk. O dönemde insanlar daha temel şeyler için İnternet kullanıyordu. Biz “yemek siparişi de verebilirsiniz” diye ortaya çıkınca garip karşılandı. Kitlelerin İnternet’i tanıyıp birtakım işlerini halletmesi beş-altı sene sürdü. 2000-2006 yılları arası zorlu geçti. Aslında iki tane kırılma noktası oldu. Biri 2005-2006 döneminde insanların evlerinde İnternet kullanmaya başlamasıydı. İkincisi ise İnternet üzerinden alışveriş devriydi. Yemeksepeti de bu iki güçten yararlandı. Türkiye’deki yemek sektörünün ihtiyaçlarına uygun, oldukça yalın bir model oluşturduk ve hem restoranların hem de kullanıcıların Yemeksepeti’ne çok hızlı şekilde alışmasını sağladık. Bu işin başarıya ulaşacağına dair inancımız tamdı; çünkü doğru proje ve doğru kitle yaklaşımı her zaman ülkemizde kullanıcılar tarafından olumlu dönüşler almıştı. Gücümüzü fikrimize olan inancımız, tutkumuz ve motivasyonumuzdan alıyorduk diyebilirim. Sadece ben değil tüm ekip bu şekilde hissediyordu.
Yemeksepeti, 2018 yılında 2,7 milyon yeni üye ile beraber 11 milyondan fazla üyeye ulaştı. Bu sayı İsveç ve Avusturya’nın nüfusundan daha kalabalık. Sizce bu başarının sırrı ne?
Yemeksepeti olarak bugün itibarıyla 69 ilde, 21 binin üzerinde üye restoran ve günde aldığımız ortalama 400 bin siparişle 13 milyon kullanıcımıza hizmet veriyoruz. Her yıl kullanıcı sayımız yükselirken hem talebin artması hem de sektörün büyümesiyle birlikte sistemimizdeki restoran sayısı da artıyor. Dijitalde doğan ve faaliyet gösteren bir şirket olarak kendimizi her zaman bir teknoloji şirketi olarak konumluyoruz. Bu kapsamda çağın trendlerini uygulayan, geliştiren ve dijital alanda bu gelişmelere öncülük edecek projeler ürettik ve üretmeye devam edeceğiz. Başarılı olmamızın sırrı kurulduğumuz ilk günden bu yana kullanıcı deneyimi ve memnuniyeti odaklı bir hizmet anlayışını benimsemiş olmamız. Bu sayede bir kere üye olduktan sonra Yemeksepeti kullanıcılarını hem sistemde tutmayı hem de sipariş oranlarını arttırmayı başarıyoruz. Gördük ki 10 senelik bir Yemeksepeti kullanıcısı bile 11. senesinde yıllık ortalama siparişi oranını belli bir oranda arttırıyor.
Yemeksepeti’nin büyük yankı uyandıran ofisi Yemeksepeti Park projesi nasıl ortaya çıktı? Yemeksepeti’nin kurum kültürü, ofis tasarımının şekillenmesine hangi açılardan katkı sağladı?
Çalışma ortamı, çalışan verimliliğini en çok etkileyen değişkenler arasında. Kurum kültürünü yansıtan, çalışan odaklı tasarlanmış ofisler bugün tüm markaların dikkate alması gereken bir parametreye dönüştü. Biz, kurum kültürümüz gereği çalışanlarımızın sadece iş yapmaları için değil, sosyalleşebilmeleri için de ofisten yararlanmalarını arzuluyoruz. Bir önceki ofisimiz Yemeksepeti Kampüs’ü de yeni ofisimiz Yemeksepeti Park’ı da bu vizyonla tasarlayıp hayata geçirdik. Yemeksepeti dünyada sayılı örneği bulunan “çalışan odaklı yeni nesil ofislerin” Türkiye’deki temsilcilerinden biri.
Yemeksepeti startup ruhunu koruyarak dinamik kalan ve bu dinamizmi bünyesindeki genç çalışan profiliyle yansıtan bir şirket. Bu sayede her dönemde, genç düşünen, yeniliklere açık, ileri görüşlü fikirlerle yol almayı başarabildik. Çalışanların mutluluğunu ve konforunu her zaman öncelik aldık ve çalışırken mutlu olan kişilerin daha verimli olduklarına inandık. Yemeksepeti Park’ı tasarlarken sadece mesai tamamlamayı bekleyen değil, ofiste kalındığı süre boyunca ofiste olmaktan mutluluk duyan bir çalışan profilini görmeyi hedefledik. Yeni nesil çalışan profilinin isteklerini her daim öncelik olarak benimseyip, dinamizmi temel alan, şeffaf ve özgür bir çalışma ortamı yarattık. Yemeksepeti Park ile kurum kültürümüzü ve değerlerimizi yansıtmak istedik.
Yeni ofisimizde mesai saatleri dışında da çalışanların bir araya gelebileceği, beraber maç izleyebileceği, bilardo oynayabileceği kısacası birlikte vakit geçirebilecekleri ortak alanlar yarattık. Aynı şekilde uyku odalarımızdan kitap okuma alanlarımıza kadar tüm detaylar bu ruhu yansıtıyor. Bu detayları belki tek tek Türkiye’nin en büyük şirketlerinde görebilirsiniz ama hepsini bir arada ve bu konforda görebileceğiniz ofisler yok. Yani bizim amacımız “çalışanlara öyle bir ortam sunalım ki, onlar da daha verimli olsun, şirkete daha çok katkıda bulunsunlar” değil. Hayatlarında, işle ilgili bir şey düşündüklerinde, konuştuklarında yüzlerinin gülmesini ve gıpta edilen bir yerde çalıştıklarını hissetmelerini istiyoruz.
Çalışma ortamı ben de dahil olmak üzere bütün yönetim kadromuzun motivasyonu ve verimliliği için önemli bir olgu. Yemeksepeti Park’ı dizayn ederken ana çıkış noktamız kurum kültürümüzün en önemli parçası olan ‘şeffaflığı’ ve ‘dinamizmi’ çalışanlarımızın ofis ortamında hissetmelerini sağlamaktı. Yemeksepeti Park’ın içinde dört duvarla çevrili tek bir oda yok. Yönetici odalarından toplantı odalarına kadar ayrı bir bölüm olması gereken her yer sadece şeffaf camla ayrıldı. Böylece şirket kültürümüzün özünde yatan açık kapı politikasını çalışanlarımıza sadece söylemekle yetinmeyip bunun içselleştirilmesini de arzuladık. Yemeksepeti’nde hiyerarşik bir yapıdan ziyade yatay bir organizasyon sisteminde çalışıyoruz. Böylece çok daha iyi fikirler ortaya çıkabiliyor. Her kademeden yönetici çalışanlarıyla rahatlıkla iletişim kurabiliyor ve iş birliği yapabiliyor. Ortak çalışma alanları yanı sıra sosyal alanlar da bu dinamik kurguyu destekliyor.
Yeni girişiminiz Banabi kuruluş aşamasında nasıl bir hareket planı izlediniz? Hedefleriniz neler?
Yemeksepeti Banabi pek çok kategorideki binlerce market ürününü kullanıcılarımıza pratik ve uygun fiyatlı olarak dakikalar içinde ulaştırdığımız online market siparişi platformumuz. Kullanıcılar, Yemeksepeti’nin mobil uygulaması üzerinden market kategorisini seçerek siparişlerini rahatlıkla verebiliyorlar. Böylelikle başka bir uygulama indirmeden, Yemeksepeti uygulaması içerisinde tek bir dokunuşla Banabi’ye geçebiliyorlar. Market ürünlerini yaklaşık 10-15 dk. içerisinde kullanıcılarımıza ulaştırıyoruz.
Şu anda Banabi ile dondurma, dondurulmuş gıdalar, meyve-sebze, anne-bebek ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, atıştırmalıklar, içecekler, kahvaltı ürünleri gibi çok satan kategorilerin yanı sıra evcil hayvan, cinsel sağlık gibi birçok kategoride 2.300’den fazla market ürününü online sipariş etme fırsatı sunuyoruz. Ancak bununla da yetinmeyip kullanıcılarımızdan gelecek önerileri de değerlendirerek ürün gamımızı çok daha çeşitli hale getireceğiz. Depolarımızın planlamasını da daha fazla ürün çeşidine göre yaptık.
Banabi ilk olarak Nisan 2019’da İstanbul’da hizmete girdi. Sonrasında ise üç ay içinde sırasıyla İzmir, Ankara ve son olarak da Antalya’da hizmete girdik. Faaliyete geçtiğimiz bu dört ilde de beklentimizin çok üzerinde bir ilgi görüyoruz.
Daha çok kısa bir süre olmasına ve Yemeksepeti kullanıcılarının henüz çok az bir kısmına Banabi’yi denetmiş olmamıza rağmen ilk satış rakamları beklentilerimizin oldukça üzerinde. İlk açtığımız depolarımızın kapasiteleri zorlanmaya başladı bile. Bu sebeple kısa sürede daha çok depo açarak kullanıcılarımızın taleplerine cevap vermeyi hedefliyoruz. Rakamlar gösteriyor ki hem Yemeksepeti kullanıcıları arasında Banabi’yi deneyenlerin oranı arttıkça, hem de yeni depolar açtıkça bu rakamlar çok daha büyüyecek çünkü kullananlar verdiğimiz hizmetten çok memnun. Yıl sonuna kadar Bursa, Eskişehir, Trabzon, Konya’da hizmet vermeyi planlıyoruz.
Yemeksepeti olarak temel stratejimiz her zaman sipariş sürecini mükemmel kılmak ve kullanıcı memnuniyetini her an en zirvede tutabilmek oldu.
Online yemek siparişi sektöründe iş yapış biçimimizin merkezine koyduğumuz bu değer şimdi ve gelecekte yapacağımız tüm yatırım ve girişimler için de geçerli. 18 yıllık Yemeksepeti deneyimimiz, altyapımız, teknolojimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte müşterilerimize market alanında da kaliteli hizmeti, en hızlı ve uygun şekilde vermeye devam edeceğiz.
Sizce iyi bir girişimcide mutlaka olması gereken özellikler neler? Girişimcilik insanın kanında var diyebilir miyiz?
Girişimcilik olgusu özü itibariyle bir idealist yaklaşım içeriyor. Girişimciler aslında hayallerinin peşinden koşan insanlar. Başarının sırrı da biraz burada yatıyor. Yani bir fikre inanma, arkasında durma ve bu fikir için çalışma ama çok çalışma ve sonuçta bu kurduğu hayalleri elde etme.
Ancak takdir edilmesi gerekir ki girişimcilik fikirleri günün sonunda hayata geçmesi hedeflenen ve bir iş modeli yaratması beklenen çalışmalar. Dolayısıyla hayatın ve piyasa şartlarının gerektirdiği gerçekliğe uygun olmayan, bu gerçekliğe göre planlanmayan projelerin uzun vadede hayatta kalması mümkün değil. Özetle, startup kültürünün iyice oturmasıyla,hayal ile gerçek arasındaki bağı daha iyi kurabilen girişimlerin daha sürdürülebilir olduğu fark edildi. Buradan gelen deneyimle artık girişimcilerin daha ayakları yere basar hareket etmeleri gerekiyor.
Sizi aynı zamanda yaptığınız yatırımlarla da tanıyoruz. Bir işe yatırım yapmadan önce o girişimin hangi özelliklerine bakarsınız?
Benim hedefim her zaman, tutkuyla bağlandığım bir fikri, insanların hayatını ve yaşayış şekillerini değiştirecek bir iş modeline dönüştürebilmek. Yatırım yaptığım kişilerde de bu potansiyeli arıyorum. ‘Kişi’ diyorum çünkü, iş fikrinden ziyade girişimcinin kendisine bakıyorum ben. Bir girişimci eğer tutkuyla hareket edebiliyorsa, insanların hayatına değer katmayı hedefliyorsa ve planlarını önüne çıkacak engelleri aşabilmeye yönelik olarak yapıyorsa herhangi bir fikri başarıya taşıyabilir diye düşünüyorum. Genel olarak yatırımlarımda dikkat ettiğim bir diğer konu ise hangi sektörde faaliyet gösteriyor olursa olsun, mutlaka teknolojiyi iş modelinin içine adapte edebilmiş olması.
Özetlersek;
o Girişimci profili: İnandığının peşinden gidebiliyor olması. O tutkuyu ve azmi projesine yansıtabilmesi ve yatırımcıda bu hissiyatı uyandırabilmesi.
o İş modelinin ne kadar ölçeklenebilir olduğu: Büyüme, masrafları indirme, iş büyüdükçe ne kadar yatırım gerekebileceği gibi parametreler bunun içinde.
o Rekabet: Rekabetin ne zaman ve hangi oranda gelebileceği. Rekabetin gelmesi sorun değil ancak ne kadar hızlı, hangi süre zarfında, kimlerden ve ne kadar geleceği önemli. Hiç beklenmedik birtakım gelişmeler olabilir ve rekabet etmeye çalışırken daha pazarı doğmadan öldürmek durumunda kalabiliriz. Bunun çok örneği var dünyada. Biz de Yemeksepeti’ni 2001’de değil de 2007 yılında kursaydık büyük ihtimalle aynı şeyi online paket servis pazarı için söylüyor olacaktık.
Sizce e-ticaret Türkiye’de ne durumda? Gelecekte bu alanda ne gibi değişimlerle karşılaşacağız?
Hayatımızın artık her alanında hâkimiyetini hissettiğimiz dijital dönüşümün etkisiyle tüm yaşam tarzımız değişiyor. Haliyle kullanıcının tüketim davranışlarında da hızlı bir dönüşüme şahit oluyoruz. Zamanı giderek azalan günümüz insanı, dilediği hizmetlere daha kolay ve hızlı ulaşmayı talep ediyor. “Rahatlık ekonomisi” adı verilen bu ekosistemin yarattığı dönüşümü markaların görmezden gelmesi çok zor. Dolayısıyla bugün artık birçok marka online’da da hizmet veriyor. Dünya dijitalleşmeye devam ederken bu kaçınılmaz bir adım olarak öne çıkıyor.
Türkiye genç ve internet kullanımına yatkın nüfusuyla, çok hızlı ve yerinde hareket eden girişimleriyle son 2 yıldır e-ticaret konusunda tüm dünyanın gıpta ile izlediği bir büyüme gerçekleştiriyor. TÜBİSAD’ın raporuna göre Türkiye’de 2018 yılında e-ticaret büyümesi %42 olarak gerçekleşti.
Türkiye’de gün geçtikçe online yemek ve market siparişi sektöründe farklı teslim modelleri uygulanmaya başlıyor. Tabi bütün bu gelişmeler bizim de içinde bulunduğumuz pazarın genişlemesini sağlıyor. Bugün, online yemek siparişi sektöründe günde verilen 400 bin sipariş ile sektörün lideri Yemeksepeti. Bu pazarda telefonla sipariş vermek halen ciddi bir alışkanlık, gelişmiş ülkelerde yüzde 60 olan online sipariş oranı Türkiye’de yüzde 30’larda ve hala oldukça geride. Dolayısıyla sektörde önümüzdeki yıllar da devam edecek ciddi büyüme potansiyeli var.
İlham aldığınız liderler kimler?
İlham aldığım kişilerin başında Steve Jobs geliyor.