‘‘GELİŞİM İÇİN ANA UNSUR GÜVEN OLMALI’’
‘‘GELİŞİM İÇİN ANA UNSUR GÜVEN OLMALI’’
18 Ağustos 2022

FinTech, çok fazla prosedür içeren finansal işlemlere kolay ve hızlı çözümler sunarak çağa ayak uyduran bir teknoloji. Peki FinTech teknolojisi Türkiye’de ne durumda? FinTech ekosistemi büyüyor mu? Ödeme ve Elektronik Para Derneği’nin kurucu başkanı ve FinTech alanındaki çeşitli startuplara mentörlük yapan Burhan Eliaçık anlatıyor.

Röportaj: Aygen Ecevit

Ödeme ve Elektronik Para Derneği’nin üyelerini finansal teknoloji şirketleri oluşturuyor. Peki FinTech şirketlerini geleneksel finans kuruluşlarından ayıran temel noktalar nelerdir?

FinTech’ler, finansal ürünlere teknoloji sayesinde yeni bir bakış açısı katarak bu ürünleri önemli ölçüde ya da tamamen değiştirmeyi vadediyor. Bu değişim odaklanma sayesinde oluyor. FinTech’ler kaynaklarını tek bir alana aktararak işlemleri var olan teknolojinin ötesine taşıyarak kolaylaştırıyor, yenilikle buluşturuyor ve maliyeti düşürebiliyor. Özetle, tek bir alanda o alanın en iyisi olmaya çalışıyorlar.

Türkiye’de FinTech’lere yatırımcı desteği, farklı raporlara göre 2018 yılında yaklaşık 80 milyon dolara ulaştı. Bu desteği global ölçekte değerlendirirsek, Türkiye’de finansal teknoloji ve bankacılık sektörleri hakkında neler söylenebilir?

FinTech’ler, yatırım çekme becerileri açısından ülkemizde lider sayılabilir ancak dünya ölçeğinde yatırımlardan aldığımız pay, önemsiz sayılabilecek bir oranda. Bu durumu yerli FinTech’lerin yeteneklerine veya yapısına bağlayamayız çünkü aslında bu alanda dünya ölçeğinde bir hizmet sunuyoruz. Sorunun temellerine inecek olursak, bu durumun sebepleri olarak pazarın büyüklüğünü, global hizmet sunabilme yeteneğini, kamu desteğini veya düzenlemelerin yeterli olup olmamasını gösterebiliriz. Ayrıca, ülke olarak maalesef henüz tam anlamıyla etkin bir FinTech ekosistemi kurabilmiş değiliz. ÖDED olarak en önemli odağımız, yolun sonunda oluşacak bu ekosistemin olabildiğince hızlı bir şekilde ortaya çıkması için sorumluluk almak.

Türkiye’deki finansal teknoloji ekosisteminin gelişimi adına, sizce girişimcilere nasıl görevler düşüyor?

Finansal kuruluşların ana ve aslında tek sermayesinin güven olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Dolayısıyla, ne yaparsak yapalım, bu bilinç ve disiplinden hiçbir zaman uzaklaşmamamız lazım. Devamlı deneyebilir, hata yapabilir ve daha iyisini bulup yolumuza koşarak devam edebiliriz ancak sektöre olan güveni bir bütün halinde korumanın, üzerine titrememiz gereken ana unsur olduğunu düşünüyorum. Bunu da oldukça iyi başarıyoruz.

Dijital dönüşümle beraber elektronik ödeme sistemleri hayatımıza girdi. Bu elektronik ödeme sistemlerinin kullanımı arttıkça, akıllarda bilgi güvenliği ve yönetimi ile ilgili daha çok soru beliriyor. Elektronik ödeme işlemlerinde kişisel verilerin korunması konusunda, ÖDED ne gibi çalışmalar yapıyor? Sizce bu konuda Türkiye şu an ne durumda?

Çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir konuda kişisel verilerin kontrolünün, açık ve şeffaf bir şekilde kişinin kendisine bırakılması gerektiği her bilinçli birey gibi benim de beklentim.

Doğal olarak, dijitalleşme ve etkileşim arttıkça daha fazla kişisel veri üretiyoruz. Ödeme sistemlerinin temel farkı ise bu konuyla alakalı verilerin, aynı zamanda vergi geliriyle yani ülkede refahın eşit dağıtılmasıyla ilgili olmasıdır.

Ancak, mevcut durumda içinden çıkılmaz hale gelen konu, bu verilere bazı şirketlerin sahip olması ve bu hususta ülkelerin dahi söz sahibi olamadığı bir

dönemi yaşıyor olmamız. Kişisel veriler üzerine yapılan uluslararası tartışmaların, ticaret gibi binlerce yıllık süreçte uluslararası ilişkilerle şekillenmiş bir yapının kurallarının değişmesinin kısa sürede mümkün olamaması ve bu mücadelenin para kadar değerli olan veri üzerinden yürütülmeye çalışılması gibi boyutlarının da olduğunu düşünüyorum.

Ödeme ve elektronik para hizmetleri sektörünü neler bekliyor?

Sorunun cevabını büyüme ve iş birliği olarak özetleyebiliriz. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da %100’ün üzerinde büyüme bekliyoruz. Bu yılın farkı ise, kendi başına büyüyen bir adacık olmak yerine finansal sistemin diğer oyuncuları ile entegre olarak büyümeyi başardığımız bir yıl olması.

Blockchain teknolojisi elektronik ödeme sistemlerinde, finans ve bankacılık sektörlerinde nasıl bir dönüşüm yarattı?

Son dönemde belirli periyotlarla kendimize teknolojiler seçiyor ve bu teknolojilerin finansı nasıl değiştirebileceği konusu etrafında uzun tartışmalara giriyoruz. Yıllar önce yakın alan iletişimi (NFC), geçtiğimiz dönemde blockchain, şimdi ise yapay zeka. Temel olarak bir teknolojinin tek başına çığır açma iddiasını tartışmaktan öte o teknolojinin, yenilik üretme ve iş modeline dönüşme potansiyelini ortaya çıkarmaya odaklanmalıyız. Birkaç uygulama hariç, maalesef henüz bunu görebilmiş değiliz.

Blockchain, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi kavramlar göz önüne aldığımızda sizce elektronik ödeme sistemlerinin geleceğinde nasıl gelişmelerle karşı karşıya kalacağız?

Bu teknolojilerin temel etkisi, finansın şu ana kadar bir bölgede veya ülkede düzenlenmesi ve tüm koşulları ile o düzenlenen bölgede yürütülüyor olması idi.

Ancak özellikle bu teknolojiler, sınırları ortadan kaldırıyor ve global düşünceyi hakim kılıyor. Bir ülkedeki düzenlemenin yeterli korumayı sağlayamaması nedeniyle fikirler de daha iyi gelişme alanı sunan ülkelere yöneliyor. Bu duruma karşı hazırlanmalıyız. Sonrasında ise, yapay zeka sayesinde kendi finansal durumunu yöneten, gelir elde eden, ödemelerini yapan, bakımı ve servisi için kredi kullanan nesneler bizi bekliyor diyebiliriz.

Sizce Assembly gibi yeni nesil ofis düzenleri, geleneksel ofis anlayışını nasıl etkileyecek?

Etkileşim kritik bir kelime… Odaklanıp, işini bir alanda çok iyi yapmak isteyen FinTech’lerin sürekli gelişim sağlaması için çeşitli iş alanları ile etkileşime girmesi ve yeniliği hissettiren atmosferlerde bunu kovalaması gerekiyor. Assembly de tam olarak böyle hissettiren atmosferi ile, bu durumun en güzel örneklerinden birini sunuyor.