GELECEĞİN OFİSİNİ KEŞFEDİN
Covid-19 pandemisinin yaşam tarzımızı ve geleceğimizi çeşitli şekillerde değiştirdiği tartışılmaz bir gerçek. Aylardır devam eden salgının en çok etkilediği alanlardan biri iş hayatımız. Daha doğrusu iş yapma şeklimiz. Bu elbette pek çok şirketin evden çalışma modellerini benimsemesinin bir neticesi. Üstelik görünüşe göre bu uzun soluklu, büyük ihtimalle kalıcı bir netice. Pandeminin neredeyse bir yıldır devam ettiğini düşünecek olursak bu pek de şaşırtıcı değil. Ne de olsa biz insanların yeni durumları normal olarak kabullenme süremiz ortalama 66 gün sürer. O halde iş hayatımızın merkezi olan ofislerimizde yeni normal ne olacak? Geleceğin ofisleri bu gidişle neye benzeyecek?
Bildiğimiz gibi Pandemi başladıktan sonra bunu yapabilecek olan herkes evden çalışmaya başladı. #EvdeKal tagi sosyal medyaya uzun bir müddet hâkim oldu. İlk başlarda bu işverenlerle, çalışanları endişelendiren bir durumdu. Evden çalışmak sürdürülebilir bir çalışma modeli miydi? Bu şekilde verimli ve üretken olmak mümkün müydü? Kısa bir alışma sürecinden sonra evden çalışmanın gayet yapılabilir, verimli bir model olduğu görüldü. Zoom ve Slack gibi teknolojik gelişmelerin yardımıyla çalışanlar birbirleriyle daimi iletişim içinde kalabiliyor, işlerini rahatlıkla yapabiliyorlardı. Öyle ki geçen zaman zarfında ortaya yeni bir soru atıldı: Fiziksel ofislere gerçekten ihtiyacımız var mı? Orta Doğu’da ve daha sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan, uluslararası şirketlerde çalışan yaklaşık 3000 kişinin katıldığı bir ankete göre yok. Anket katılımcıları Pandemi sonrası evden çalışma modelinin devam edeceği kanısında. Pandeminin ilk aylarında Google ve Facebook gibi büyük şirketler bu modele uzun zamandır geçmek niyetinde olduklarını, salgın sona erdikten sonra bunu devam ettireceklerini açıklamışlardı bile. Bu durum ışığında ofislere ne olacak? Yine anket katılımcılarına sorulacak olursa, gitmesi zorunlu yerlden ziyade kilit birkaç kişinin gittiği, çalışanların şirket kültürünün bir parçası olmak için gitmeyi seçecekleri, daha sosyal, kişisel etkileşim deneyimlerinin yaşanacakları mekânlara dönüşecekler.
Bu tam olarak ne demek? Geleceğin ofisleri neye benzeyecek? Açık ofis modeli son birkaç yıldır çok daha sık rastlanılan, ofis hiyerarşisini bozmayı amaçlayan bir tasarım. Ofislere daha az insanın, daha seyrek ya da düzensiz gitmesi öncelikle bu modelin daha da genişleyeceğine, daha serbestleşeceğine işaret ediyor. Başka bir deyişle çalışanların kullanabilecekleri alanların genişlemesi, boş alanların etkileşimi ve sosyalleşmeyi arttıracak planlanması muhtemel. Böyle bir planı benimseyecek olan hibrit ofisler çalışanların normal hayatlarının bir uzantısına dönüşecektir. Yani bağlar kurabilecekleri, çeşitli şeyler öğrenebilecekleri, şirket kültürünü tasarımın içine işleyen yerler haline gelecekler. Evden çalışan kişilerin şirketin bir parçası olduğunu hissetmeleri için yeni ofislerin duygusal, dijital ve fiziksel boyutları birleştirmeleri gerekecek. Bu da işverenlerin kendilerine hangi rollerin uzaktan yapılabileceğini, hangi rollerin fiziksel olarak ofiste bulunmayı gerektirdiğini sormalarını gerektirecektir.
Bu yeni, artık normalleşmekte olan düzen teknolojinin hepten hızlı benimsenmesini sağlayacaktır. Zoom ve Slack gibi uygulamaların artık “ofis” hayatının önemli bir parçası haline geldiklerini biliyoruz. O halde aynı şeyin yeni teknolojik gelişmelerin bir parçası haline gelebileceklerini söyleyebiliriz. Zira dijital entegrasyon ile akıllı çözümlerin üretimi çalışanların birbirleriyle, şirketleriyle ve işleriyle anında bağlantıda olabilmelerini mümkün kılıp verimliliklerini arttıracaktır.
Geleceğin ofislerine kimin fiziksel olarak nasıl yapılandırılacaklarına gelince… Ofiste daha az kişinin olmasının daha geniş, sosyalleşmeye daha yatkın alanların olacağını söylemiştik. Aynı şekilde yeni çalışma modellerinin benimsenmesinin ofis hayatının daha esnek olmasını sağlayabileceği ortada. Ofis içi dinlenme ve sosyalleşme alanlarının genişletilmesi, açık ofislerin daha büyük bir parçası haline getirilmesi beklenebilecek değişikliklerden biri. Bu aynı şekilde esnekleşen ofis düzenini yansıtıp şirket kültürünü geliştirebilecek bir şey. Lakin ofislerde benimsenebilecek bir diğer şey var ki o da hijyen. Pandeminin bize gösterdiği en önemli şeylerden biri hijyenin önemi olsa gerek. En basitinden el yıkama/dezenfektasyon istasyonları gibi yeni oluşumların ofislerin kalıcı bir parçaları olmaları beklenebilir. Nihayetinde kimse “normale” dönüşü bölüp bozabilecek herhangi bir gelişme istemeyecektir.