“FARK YARATACAĞINIZA İNANIN”
“FARK YARATACAĞINIZA İNANIN”
17 Ağustos 2022

Malala Yousafzai’nin ismini duymayan yoktur. Pakistan’da yaşadığı köyün yönetimini ele geçiren Taliban’ın kız çocuklarını okula göndermemesine tepki göstermek amacıyla yayınladığı video ile milyonlara ulaşan, bu video yüzünden Taliban tarafından başından vurularak ölümcül yara alan, yine de pes etmeyip hayata tutunan Malala; bugün kız çocuklarının eğitim alması ve eşit şartlara sahip olması için dünya çapında kampanyalar yürüten bir sivil toplum lideri. Bu konuda öyle başarılı ve etkili oldu ki, 2013 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi, 2014 yılında ise Nobel Barış Ödülü’nün sahibi oldu. Bu başarı öyküsünün arkasında ise omuz omuza verdiği çok güçlü bir kadın daha var: Shiza Shahid.

Erken yaşlardan itibaren sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya başlayan Shiza, videosunu izlediği andan itibaren Malala’nın mücadelesine gönül verdi. Çalışmaları ve sosyal meselelerin çözümündeki etkisi üzerinden Time ve Forbes gibi dergilerin “Dünyayı Değiştiren 30 Yaş Altı 30 Kişi” listelerine girmeye hak kazandı. Malala ile beraber kız çocuklarının eğitim alması için çalışmalar sürdüren Malala Fund’ı; ardından dünyanın en büyük venture capital platformu olan AngelList ile birlikte, yenilikçi teknoloji girişimlerinin yatırım bulmasını sağlayan NOW Ventures’ı kurdu.

“If she did it, so can you!” felsefesiyle yola çıkan ve birbirine güç veren, birbirinden güç alan kadınları bir araya getiren bir network ağı olan Assembly üyesi TurkishWIN, 7 Eylül’de Shiza Shahid’i konuşmacı olarak ağırladı.

Assembly’nin ev sahipliğinde gerçekleşen “Küçük Adımlar, Büyük Değişimler” başlıklı konuşmasıyla diğer TurkishWIN ve Assembly üyelerine seslenen girişimci, yatırımcı ve kadın hakları aktivisti Shiza Shahid ile ilham verici hayat hikayesini ve motivasyon kaynaklarını konuştuk.

Röportaj: Elvin Vural Çeviri: Deniz Şenliler Fotoğraf: Engin Irız

Dünya çapındaki birçok derginin “Dünyayı Değiştiren 30 Yaş Altı 30 Kişi” gibi listelerinde adınızı görmek nasıl bir his?

Tanınır olmaktan dolayı memnunum çünkü işimi büyütmeme yardım ediyor. Ama aynı zamanda biliyorum ki listeler ve bu tip bir saygınlık, amaç değil. Bu listelerde yer aldığım için şanslıyım ama eşitsizliğe karşı tabandan gelen örgütlenmeler içinde de çok etkili mücadeleler veren insanlar var, ne yazık ki onlar benim kadar tanınmıyor. Örneğin Abdul Sattar Edhi, yaşamış en büyük hayırseverlerden biriydi. Hayatını Pakistan’ın yoksul insanları için alçakgönüllülükle çalışarak geçirdi. Hayatı boyunca bir TED konuşmasında yer almadı veya Nobel Ödülü kazanmadı. Böyle bir ödül almak için çalışmalarının dışına çıkar mıydı şüpheliyim! Onun gibi sessizce ve devamlı çalışan insanlar genellikle dünyayı tam anlamıyla değiştirenler oluyor.

Dünyayı değiştirebileceğiniz konusunda kendinize inanmaya ne zaman başladınız?

Pakistan’da mütevazı bir ailede büyüdüm. Sevgi dolu bir evim olduğu ve iyi bir eğitim aldığım için şanslıydım. Ama milyonlarca çocuğun okula gidemediği, bir kadının doğabileceği en kötü ülkelerden biri olarak nitelendirilen bir yerde büyümüştüm. (Türkiye de maalesef cinsiyet eşitsizliğinin çok yüksek olduğu ülkeler arasında.) Ülkemin insanlarının ilerlemesi adına bir yol bulmak istedim, yardım edebileceğim her alanda gönüllü olarak çalışmaya başladım. Kadın hapishanelerinde, küçük çaplı girişimlerin geliştirilmesinde, yıkıcı bir depremden ve sel felaketinden sonra iyileştirme çalışmalarında gönüllü bir insan hakları aktivisti olarak yer alma fırsatı buldum. Çocukluğumda yaşadığım bu gibi deneyimler bana kendi hayatımda veya çevremde kabul edemeyeceğim şeyleri değiştirme gücüm olduğunu gösterdi.

Kadınların eğitimi için verdiğiniz mücadelenin arkasında nasıl bir motivasyon var?

Kızları okutmanın toplum için yapılacak en iyi yatırım olduğunu biliyoruz. Eğitimli kadınlar daha geç evleniyor ve daha az çocuk yapıyor. Doğum sırasında yaşanan ölüm oranları azalıyor ve doğan bebeğin de ileride eğitim alma olasılığı daha yüksek oluyor. Eğitimli kadınların gelir kazanma ihtimalleri de daha yüksek. Bir kadın, kazandığı paranın %80-90’ını ailesine ve çevresine yatırıyor. Bu oran erkeklerde ise %30-40 seviyesinde. Dolayısıyla kızların eğitimli olması, yoksulluğu bitirmek ve gezegenimize daha iyi bir gelecek hazırlamak için en iyi yol.

Değişim yaratmak isteyip de nereden başlayacağını bilemeyen gençlere ne önerirsiniz?

Kendi toplumunuzdan başlayın. Devamlı olarak gönüllü olun. Zaman ayırın ve derine inin. Zorlukları anlayın, problemler üzerinde çalışın. Bu sorunlarla her gün mücadele eden insanlardan öğrenin ve onların bilgeliğinden yararlanın. Ve fark yaratma gücünüze inanın. Margaret Mead’in dediği gibi, “Dünyayı değiştirebilecek bir grup kendini adamış, düşünceli vatandaştan asla şüphe etmeyin; bunu şimdiye dek başarabilen, yalnızca onlar oldular.”

Hem bir sosyal girişimci olarak hem de özel hayatınızda size en çok neler ilham veriyor?

Ben ilhamın her yerde; insanların zorlukları yenme, merhametlilik, cesaret ve neşe hakkındaki hikayelerinin içinde olduğuna inanıyorum. Farklı kültür, geçmiş ve deneyimlerden gelen insanlarla bağ kurmayı ve onların deneyimlerinden bir şeyler öğrenmeyi seviyorum. Bana mutluluk veren, cömert ruhları bilinçli olarak etrafımda tutuyorum ve onlarla buluşup onlardan öğrenmek için sık sık seyahat ediyorum.

Mutlu olmanın formülü sizce karmaşık mı veya uyguladığınız spesifik bir formül var mı?

Bana göre mutluluk birkaç basit kuraldan geçiyor. Diğer insanlarla güçlü bağlar kurmak, toplum olma duygusu ile aile ve arkadaşlara karşı hissedilen aidiyet, mutlu olmak için ihtiyaç duyduğumuz temel noktalar. Din ile ilgili olsun veya olmasın, bazı ruhani pratiklerin de mutluluğa katkısı olduğuna inanıyorum, araştırmalar da bunu gösteriyor. Sağlığımıza dikkat etme, düzenli hareket ve iyi beslenmenin katkı sağladığı gibi. Ayrıca kendimizden daha büyük bir şeye katkıda bulunduğumuzu hissetmeye ihtiyacımız var. Sermaye biriktirmek ve ayrıcalık elde etmek için değil, daha iyiye ulaşmak adına değişim yaratmak için yaşıyoruz. Bağımsız hissetmek ve kaderimiz üzerinde bir kontrolümüz olduğunu hissetmek de ayrıca gerekli. Maalesef modern toplum, bu kavramlara her zaman değer vermiyor. Dolayısıyla bilinçli bir biçimde bağ kurmaya ve bir amaç için yaşamaya izin veren bir hayat kurmamız şart.

İş dünyasının geleceği nasıl olacak? Kâr amacı taşıyan ve taşımayan sektörler arasındaki sınırların kaybolduğunu görecek miyiz?

Gelecekte başarılı olacak işletmelerin daha fazla amaca yönelik olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü gençler, onlara bir amaçları olduğu hissini veren şirketler için çalışmayı ve kendi değerlerini temsil eden ürünler satın almayı giderek daha çok istiyor. Örneğin ABD’deki tüketicilerin %94’ü, onlar için önemli olan bir meseleyi destekleyen bir markanın ürünlerini satın almayı tercih edeceğini söylüyor. Bu felsefeyi benimsemeyen markalar ise ileri görüşlü olamıyor ve tarihin yanlış tarafında kalıyor.

Bu heyecan verici serüvende üstesinden gelmeniz gereken en zor şey neydi?

Birçoğumuz için üstesinden gelmek zorunda olduğumuz en zor şey başarısızlık korkusudur. Başarısız olursak önemsiz olacağımız, dışlanacağımız ve sevilmeyeceğimiz korkusu. Akışa karşı gelebilen ve daha iyi için değiştirme gücü olan bir hayat yaşamaya değer olmadığımız hissi… Umutlarımızın ve hayallerimizin peşinden giderek anlamlı bir hayata ulaşmamız gerekiyor. Bu da ancak korkularımızın farkında olup onlar tarafından kontrol edilmediğimiz takdirde mümkün olabilir.