McKinsey Türkiye’nin hazırladığı İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü isimli rapor, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik dönüşümüne ışık tutuyor.
Otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler son yıllarda hayatımızı her alanda kolaylaştırıyor ve değiştiriyor. İş dünyasını da dönüştürmeye ve değiştirmeye başlayan bu yenilikler; mesleklerin, ekonomilerin ve ülkelerin geleceğini önemli ölçüde etkileyecek. Peki ya bu teknolojiler, Türkiye’deki iş dünyasını nasıl dönüştürecek?
Son 10 yıldır işlerin geleceği ve yetenek dönüşümü alanında çalışmalar yapan McKinsey & Company, bu kez otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin gelecekte Türkiye ekonomisine olan etkilerini araştırdı. McKinsey Türkiye ve McKinsey’nin iş ve ekonomi araştırma kolu McKinsey Global Enstitüsü işbirliğinde hazırlanan İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü isimli rapor, Türkiye’nin gelecekteki dönüşümüne ışık tutuyor.
McKinsey Global Enstitüsü’nün araştırmalarına göre, hem dünyada hem de Türkiye’de potansiyel verimlilik artışının büyük bir kısmı otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler sayesinde gerçekleşecek. Bu yüzden, iş çevrelerinin ve çalışanların gelecekteki bu dönüşüme şimdiden hazırlanmaya başlaması, ileride karşılaşılacak problemlerin çözülmesinde ve fırsatların değerlendirilmesinde önemli rol oynayacak.
Rapor, Türkiye’deki meslek, maaş, eğitim, enerji, altyapı, teknoloji ve makroekonomiyle ilgili ülkenin kendine özgü verilerini ve göstergelerini kullanarak hazırlandı. Raporun yazımı için, 6 ay boyunca Türkiye’deki 800 meslek, 2000 iş aktivitesi ve 18 yetkinlik için analizler yapıldı ve çıkan sonuçlar 46 ülke ile kıyaslandı. İşin uzmanlarından, akademisyenlerden, sivil toplum kuruluşlarından, kamu ve medya temsilcilerinden alınan görüşlerle yorumlanan rapor, Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde oldukça kritik.
Türkiye’de şu an mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı %30 oranında otomatize edilebilir durumda. Bu yüzden rapor, 2030 yılına yönelik tahminlerini Türkiye’de ortalama %20-25’lik bir otomasyona geçişi öngörerek hazırlandı.
Rapora göre, otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerle birlikte Türkiye’de 2030 yılına kadar 7.6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşürken, 8.9 milyon da yeni iş ortaya çıkacak. Bu değişime ek olarak, dijital hizmet tasarımcıları, sürdürülebilir enerji uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve yapay zeka destekli sağlık bakım teknisyenleri gibi çoğunlukla teknoloji alanında olmak üzere daha önce var olmayan 1.8 milyon yeni iş hayatımıza girecek.
Fakat dönüşüm sadece bu alanlarla sınırlı kalmayacak. Türkiye’de şu anda mevcut iş gücündeki 21.1 milyon kişinin 2030 yılına kadar teknolojiyi mesleklerinde daha etkin kullanmaları için var olan yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Ayrıca, otomasyonun ve dijitalleşmenin etkisiyle, 5.6 milyon kişinin yeni yetkinlikler kazanarak rolünü değiştirmesi ve 2 milyon kişinin tamamen farklı sektörlerde çalışması veya var olan yeteneklerini dönüştürerek ya da yeni yetkinlikler kazanarak yeni meslekler edinmesi öngörülüyor.
Mesleki dönüşümlerin yanında, otomasyonun ve dijitalleşmenin etkisiyle, en büyük yetkinlik gelişiminin %63 oranıyla teknolojide olması düşünülüyor. Teknolojiyi %22 ile sosyal yetkinlikler ve %7 ile ileri seviye bilişsel yetkinlikler takip ediyor. Bunun yanı sıra, fiziksel ve temel yetkinliklerinse %8-10 oranında azalacağı tahmin ediliyor. Bu sebeple, iş dünyasındaki insanların, duygusal zeka, yaratıcılık, yeniden öğrenme, girişimcilik, empati kurma, teknolojiyi kullanma, ileri veri analizi gibi yetkinlikler kazanması hem gelecekteki kariyerlerini hem de mevcut şirketlerin ve ekonomilerin geleceğini ciddi ölçüde etkileyecek.
McKinsey & Company Türkiye’nin Ülke Direktörü Can Kendi, araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’nin dinamik nüfusu, güçlü kaynakları ve teknolojiyi benimseme oranıyla birlikte gelecekte büyük bir değişim geçireceğini ve Türkiye’nin teknolojik dönüşümleri hayata geçirmesiyle beraber 2030 yılına kadar 3 milyondan fazla yeni iş yaratma potansiyelinin olacağını dile getirdi. Kendi, bu raporun şirketler, kamu kurumları, eğitim kurumları ve çalışanların geleceğe yönelik aksiyonlarına yön vererek Türkiye’nin güçlü potansiyeline ulaşmasına yardımcı olacağını belirtti.
McKinsey & Company Ortağı Pınar Gökler Özsavaşçı ise Türkiye’deki şirketlerin, stratejik iş gücü planlarını, yetenek dönüşümlerini ve yeni çalışma modellerini hayata geçirmesi gerektiğini; kamu kurumlarının da ülke genelinde bu değişimlere ve planlara öncülük etmesinin faydalı olacağını söyledi. Bu süreçte bireylerin kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini söyleyen Gökler Özsavaşçı, eğitim kurumlarının da bu dönüşüme yardımcı olmak adına, kişilerin ve kurumların geleceğe hazırlanması için yeni yetkinliklere yönelik eğitim modelleri geliştirmesinin önemini vurguladı.