Çalışma Alanı Kültüründe Değişecek 4 Trend!
Çalışma Alanı Kültüründe Değişecek 4 Trend!
17 Ağustos 2022

Koronavirüs salgını nedeniyle, tüm dünya evine kapandı. Yüzlerce farklı iş kolundan çalışan, artık evlerinin bir odasından, küçük bir ekrana bakarak çalışıyor. Alıştığımız, o büyük, teknolojik, estetik açıdan tatmin edici lüks ofisler, 2020 öncesi hayatta kaldı. Salgın sadece işyerindeki konforu değil, ekip olma duygusunu, gerek kahve molaları ile gerek iş yemekleriyle hareketlenen sosyal dünyayı da sarstı. Peki ama pandemi sonrası hayatta, bizleri nasıl çalışma alanları bekliyor? Bu sorudan yola çıkan WORKTECH Akademi Direktörü Jeremy Myerson, salgının çalışma alanları üzerindeki etkisini araştırdı… Tasarımda mekan odaklı kültürü değiştirecek 4 trendi inceledi. İşte iş dünyasının geleceğini şekillendirecek akımlar…

“TAKTİKSEL ŞEHİRCİLİK”

Kamusal alanların en ideal şekilde kullanımını öngören “taktiksel şehircilik” akımı bunlardan biri… 2020 ve sonrasını şekillendirmesi beklenen bu trend, şehrin dört bir yanındaki yeşil alanları, kamuya ait dinlenme noktalarını, küçük birer açık-ofis haline getirmeyi öneriyor. Şirketlerin karar alma mekanizmalarını etkilemeden, özgür bir çalışma sistemini destekliyor.

Dünyanın finans merkezlerinden New York’ta bu mantığa göre oluşturulmuş pek çok küçük cep, köşe, sokak arası var. Myerson’a göre şehrin her yerinde bu tip çalışma alanları oluşturmak mümkün. Elbette karantina altındayken bunu yapmak mümkün olmayabilir. Ancak bu dönem de geçecek ve geçtiğinde, insanlar yeni alanlara yönelecek…

Kimileri çalışırken daha iyi düşünebilmek için sessizliğe ihtiyaç duyacak. Bu durumda, Barcelona’nın şimdilerde denediği gibi, bazı yerlerde araç trafiğinin yasaklanması gerekecek. Barcelona’da bir zamanlar trafiğin sıkıştığı noktalarda, artık çocuk parkları ve yetişkinler için oturma alanları var. Böyle bir ortam çalışanların halka iletişime geçmesi açısından da çok değerli. Myerson’a göre, belki biraz da bu yüzden, taktiksel şehircilik trendi yükselecek.

“AÇIK PLAN OFİSLER”

Bir başka trend ise, son zamanlarda ofis tasarımında öne çıkan “açık plan” dizaynları. Bu düzen önce teşvik edilip ve memnuniyetle karşılanmış ancak sonra da kötülenmişti. Harvard Üniversitesi’nde kıdemli akademisyenlerin, açık plan ofislerle ilgili bir çalışması, bu ortamların çalışanlar arasında iletişimi geliştirmek yerine, etkileşimi bitirdiğini, birbirlerinden uzakta oturan insanların telefonlarına ve maillerine odaklandığını ortaya koymuştu. Bu yüzden büyük tartışma yaratmıştı. Ancak Myerson’a göre 2020’de, “açık plan” ofisleri geri dönüş yapabilir…

Alanında uzman pek çok tasarımcı, Harvard araştırmacılarının vardığı sonucun kötü planlanmış açık ofislerden kaynaklandığını söylüyor. Çünkü insanlar bu alanlarda nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Bağırarak ya hareketlerini kontrol edemeyerek, başkalarının dikkatini dağıtıyorlar. Buna rağmen salgından sonra işe dönen insanlar, büyük ihtimalle dar bir alana sıkışmak istemeyecekler. İzole şekilde geçirdikleri vakitten sonra, daha fazla ve daha çeşitli atraksiyonların olduğu bir alanda olmayı tercih edecekler. Myerson’a göre, aktivitelerle dolu açık plan ofisleri, büyük rağbet görecek.

“TİYATRO SAHNESİ”

Worktech’in 2020’ye ilişkin anahtar tahmini ise, tiyatro düzenini andıran, atmosferik tasarımların öne çıkacağı yönünde… İş yerinin bir sahne olduğu fikri, bu akımı şekillendirecek. Bugünkü geleneksel çalışma alanları, çok mekanik, pahalı, değiştirilmesi zor şekilde tasarlanmış. Sadece ofis mobilyalarının yerini değiştirmek, yeni bir ambiyans oluşturmak bile, haftasonu birkaç kişinin çalışmasıyla sağlanabiliyor. Bunun yerine iyi ışıklandırılmış, güzel eşyalarla donatılmış ve düşük maliyetli bir alan hazırlamak mümkün. Ve tarihte tiyatral dizaynı en iyi başaran ofis tasarımcıları değil, sahne tasarımcıları… Çünkü bu, farklı boyutları, sahneleri kurgulamakla ilgili bir durum. Bir dizi etkinliğin düzenlenmesi ve sunulması meselesi.

Ofis tasarımlarında, sahne teknikleri kullanma fikri yayılmaya başlıyor. Artık daha fazla kumaş, perde, panel kullanıldığını görüyorsunuz. Günün farklı saatlerine göre uyarlanan, daha tiyatral ışıklar kullanılıyor. Kolayca taşınabilen, hafif mobilyalar ve yapılar tercih ediliyor. Worktech Direktörü Myerson bugün çoktan örnekleriyle karşılaştığımız bu sahne tekniklerinin, çalışma alanlarının geleceğinde etkili olacağını söylüyor. Nedenini ise, insanların geçişkenliği kolay, daha iç içe, yani biçimlendirilebilir alanlara yönelimi olarak açıklıyor. Her gün aynı kurulu düzene gidip gelmenin cazip olmadığını vurguluyor.

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK”

2020’nin öne çıkan trendlerinden biri de, sürdürülebilirlik… Çevre aktivistleri, bu akımı yeniden gündeme getirdi ve insanların oldukça ilgisini çekti. Döngüsel ekonomi, geri dönüşüm, yeniden tasarlama fikirleri popülarite kazandı. Dolayısıyla bu akım şirketlerin de gündemine girecek. Üstelik yüksek teknoloji, herşeyin daha sürdürülebilir kılınmasında yardımcı olacak. İlginç olan şu ki, koronavirüs nedeniyle uçak seyahatleri kalkmış oldu. Bu süreçte insanlar iş seyahatlerini ve işe gidip gelmek için gidilen uzun mesafeleri değerlendirmeye başladı. Tekrar trafikte saatler harcamak ister miyim? Sorusu akıllara geldi. Salgından sonra çalışanlar eski düzenlerine dönmek istemeyebilirler, daha fazla evden ya da uzaktan çalışmayı yeğleyebilirler. Bu da sürdürülebilirlik yönündeki adımları arttırır.

WORKTECH Academy, iş dünyası ve işyerinin geleceği üzerine çalışan küresel bir çevrimiçi platform ve topluluktur.