SAĞLIKLI YAŞAMIN GELECEĞİ: AYDINLATMA TASARIMI
Assembly Talks, 27 Eylül’de ONOFF Aydınlatma Tasarım ve Danışmanlığı’nın kurucusu Ali Berkman’ı ağırladı. Konuşmasına ışık ve gölgenin sanat ve mimari için önemine değinerek başlayan Berkman’ın vurguladığı temel konu şuydu: Yaşadığımız mekanlara anlam katan yapay aydınlatmanın “tasarlanması”, neden önemli?
Yazı: Deniz Şenliler
Elektrik ve ampul gibi 19. yüzyılın en etkileyici buluşlarından uzun yıllar önce güneş, ay ve ateşin yaydığı doğal ışıktan başka aydınlanma kaynağımız yoktu. O dönemde doğal ışığın bedensel sağlık, ruh hali ve motivasyonumuz üzerindeki etkileri üzerine araştırmalar yapılamıyor olsa bile Maya ve Mısır piramitlerinin mimarisi, güneş ve ay ışığının yılın belli zamanlarında içeriye girmesine olanak veriyordu. Ateş ise elektriğin icadına kadar gece karanlığında sokakları ve iç mekanları aydınlatan ve ısıtan enerji kaynağı olarak kullanıldı.
Aslında yapay aydınlatmanın yaklaşık 150 yıllık bir tarihi var. 19. yüzyılın sonlarında kullanılmaya başlayan elektrikli aydınlatmalar; o dönemde sadece fabrikalar, ticaret bölgeleri ve varlıklı ailelerin evlerinde bulunuyordu. Çoğu insan için bir lüks olan yapay aydınlatma, 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren evlere yayıldı. Günümüzdeyse aydınlatmanın formu geçmişte hayal edilenden çok daha farklı biçimde değişti ve kullanım alanları genişledi. Yapay ışık kaynakları artık en işlek şehir meydanlarında reklam panolarını ilgi çekici kılmak veya alışveriş merkezi ve casino gibi mekanlarda tüketicinin zaman kavramını manipüle etmek için kullanılıyor. Restoran ve mağazalardaki “lüks” algısı doğru yerleştirilen ışıklarla yeniden tanımlanıyor. Şirketler çalışma alanlarında bulunan yapay ışıkları hem çalışan sağlığına hem de kurumsal kimliklerine uygun tasarlamak adına aydınlatma tasarımcıları ile çalışmaya başladı. Fakat Berkman’a göre zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz çalışma alanları, evler ve eğlence mekanlarındaki yanlış aydınlatma tasarımı ruh halimiz, uyku düzenimiz ve çalışma motivasyonumuz üzerimizde negatif etkiler bırakıyor.
Harvard Tıp Okulu’na bağlı Brigham Kadın Hastanesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, uyumadan önce cep telefonları ve bilgisayarlardan yayılan mavi tabanlı ışığa maruz kalındığında dikkat bozukluğu, bağışıklık sisteminde zayıflama, biyolojik saat düzeninde ve melatonin hormonu seviyelerinde dengesizlik gibi sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Uyku döngüsünde yaşanan bölünmeler uykunun kalitesini düşürüyor; yorgunluğa ve çalışma performansının düşmesine yol açıyor. Helsinki Teknoloji Üniversitesi Aydınlatma Laboratuvarı’nda 2005 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre, ışığın çok parlak ve kötü renkli olması ile yanlış yerleştirilmesi çalışan verimliliğini düşürürken bu koşulların iyileştirilmesi halinde baş ağrısı ve göz yorgunluğu gibi sağlık problemleri birkaç gün içinde ortadan kayboluyor. Bu araştırmalar gösteriyor ki aydınlatma tasarımı aslında lüksten çok bir ihtiyaç ve bu ihtiyacı karşılamak için dünyaca ünlü pek çok şirket farklı projeler ortaya koyuyor.
Örneğin Airbus, 2015 yılında test uçuşunu yapan uçağı A350 XWB için uzun mesafelerde yolcuların Jet Lag yaşamasını önlemek adına ışığı ve renk sıcaklığını gidilen destinasyonun saatine göre ayarlayan tasarımlar geliştirdi. Aydınlatmalarında 16.7 milyon farklı renk kombinasyonu bulunan uçak çok uzun uçuşlara ve herhangi bir saat dilimine uyum sağlayabiliyor. Philips ise son yıllarda hastane odaları için geliştirdiği HealWell ve ofis binaları için tasarladığı InterAct Office gibi projelerle aydınlatma tasarımını farklı bir boyuta taşıdı. Hastaların iyileşme sürelerini kısaltmak için özel tasarlanan hastane odasında hastanın biyolojik saatine uygun akıllı aydınlatma sistemleri kullanılıyor. Hastanın kolayca kişiselleştirebildiği bu ışıklar, gün ışığı ile uyumlu olarak açılıp kapanıyor ve renk değiştiriyor. InterAct Office projesinde de akıllı aydınlatma çözümleri sunarak çalışan verimliliğini artırmayı amaçlayan Philips, iki projede de kullandığı özel ampullerle %80 enerji tasarrufu da sağlıyor.
Aydınlatma tasarımının çalışma alanlarında kullanımının gerekliliğinin farkında olan bir diğer marka da Assembly Buildings. İşletmesini üstlendiği ilk bina olan Levent’teki Ferko Signature Binası’nın özellikle dışarıya kapalı alanlarında ışıkların rengi ve kuvveti günün saatine bağlı olarak değişiyor. Bu değişim aslında zaman algımızı manipüle etmek üzere tasarlanan yapay ışıkların aksine, vücudumuzun gün ışığını takip etmesini ve biyolojik saatimizin doğru işlemesini sağlıyor. Aydınlatma ürünleri, mekanın iç mimarisinin ve dekorasyonunun detayı değil ana bileşeni olarak görülüyor; böylece hem ofislerde hem ortak alanlarda çalışma motivasyonunu olumlu yönde etkileyecek bir aydınlatma düzeni ve uyum yakalanıyor.
Aydınlatma tasarımının sağlığımıza ve çevreye olan etkisini göz ardı etmeden yaşadığımız bir hayatın bizi daha verimli kıldığı artık reddedilemeyen bir gerçek. Rengi, parlaklığı ve konumu gibi detaylar düşünülmeden planlanan aydınlatmalar, zaman geçirdiğimiz tüm iç mekanlarda ve hatta sokaklarda bile bizi yalnız bırakmıyor. Fütursuzca kullanılan ışığın yarattığı enerji kaybı, uyku düzenimizin bozulmasıyla bünyemizde oluşan dengesizlik gibi dünyanın dengesini de alt üst ediyor. Neyse ki aydınlatma tasarımının önemi giderek anlaşılıyor; büyük şirketler ve aydınlatma tasarımcıları iş birliğine giderek aydınlatmanın geleceğine inovatif yatırımlar yapıyor. Yakın gelecekte aydınlatma tasarımında çok daha dijital, kişisel ve sürdürülebilir yeniliklerle karşılaşacağız gibi görünüyor.