
Assembly Conversations: Dr. Cevat Giray Aksoy
Araştırmalarınız sıklıkla işgücü piyasalarını ele alıyor; esnek ve öngörülebilir çalışma saatleri çalışanların refahını nasıl etkiliyor?
Araştırmalarım sürekli olarak esnek ve öngörülebilir çalışma saatlerinin çalışanların refahını önemli ölçüde artırdığını gösteriyor. Meslektaşlarımla yaptığım ülkeler arası anketlerde, çalışanların haftada 2-3 gün evden çalışma seçeneğine maaşlarının yaklaşık %5’i oranında değer verdiğini ve bu değerin kadınlar, ebeveynler ve işe gidip gelme süresi uzun olanlar arasında daha yüksek olduğunu gördük (Aksoy et al., 2022).
Esnek çalışma düzenlemeleri, çalışanlara ne zaman ve nerede çalışacakları konusunda kontrolü vererek iş-yaşam dengesini teşvik etmektedir. Bu kontrol, stres düzeylerini azaltır ve iş memnuniyetini artırır. Küresel Çalışma Düzenlemeleri Anketimizde (G-SWA), çalışanların pandemi sırasında evden çalışırken üretkenliklerinden etkilendiklerini ve bunun da hibrit düzenlemelere yönelik kalıcı tercihlere yol açtığını belgeledik. Ancak, esneklik öngörülebilirlik ile eşleştirilmelidir. Çalışanlar programlarını tahmin edemediklerinde stres artar ve refah azalır.
En etkili düzenlemeler, esnekliği net sınırlar ve beklentilerle birleştirerek çalışanların iş sorumluluklarını yerine getirirken kişisel yaşamlarını planlamalarına olanak tanır.
Hibrit veya uzaktan yapılarda otonom olmak ile performans beklentileri arasında sağlıklı bir denge nasıl kurulabilir?
Uzaktan çalışmada özerklik ve performans beklentileri arasında sağlıklı bir denge oluşturmak, birkaç temel unsuru entegre etmeyi gerektirir. Performans beklentilerine dair net iletişim çok önemlidir ve odak noktası, geçirilen saatten ziyade sonuçlar olmalıdır. Sonuçlara dayalı bu yaklaşım, çalışanların kurumsal hedeflere ulaşırken bireysel üretkenlik modellerine göre çalışmalarına olanak tanır.
Yöneticilerin çalışanlara zamanı etkin bir şekilde yönetmeleri konusunda güvenmesi ve çalışanların da kaliteli iş ve son teslim tarihlerine uyma konusunda güvenilirliklerini göstermeleri güven temeli açısından çok önemlidir. Düzenli ekip toplantıları, birebir görüşmeler ve sosyal etkileşimler, özerkliği korurken uyumu sürdürmeye yardımcı olur ve uzaktan çalışmayı değerli kılan esneklikten ödün vermeden herkesin önceliklere bağlı kalmasını sağlar.
Sizce iş ve özel yaşam arasındaki sınırların korunmasını en çok destekleyecek politika veya toplumsal değişim ne olurdu?
İş-yaşam sınırlarını korumak, kurumsal normları, yasal korumaları ve sosyal desteği birleştiren çok katmanlı bir yaklaşım gerektirir. Şirketler mesai sonrası iletişim konusunda net beklentiler belirlemeli, bunu gecikmeli e-posta gönderimi ve sağlıklı davranışları modelleyen liderlik gibi araçlarla desteklenmelidir; zira resmi politikalar tek başına nadiren yeterli olmaktadır.
Avrupa’nın bazı bölgelerinde kabul görmüş olan ulusal düzeydeki “bağlantıyı kesme hakkı” mevzuatı, çalışanlara mesai saatleri dışında bağlantıyı kesme konusunda yasal hak tanıyarak bu normları güçlendirmektedir. Aynı zamanda, dijital esenlikle ilgili eğitimler, çalışanların teknolojiyle daha sağlıklı ilişkiler geliştirmesine ve kişisel sınırlar koymasına yardımcı olabilir.
Son olarak, ulaşılabilir çocuk bakımı, yaşlı bakımı ve aile izni gibi bakım sorumlulukları ele alınmadıkça, iş, özellikle bu yükleri orantısız bir şekilde taşıyan kadınlar için kişisel zaman sınırlarını aşmaya etmeye devam edecektir.
Ücretli izin hakkına erişim, kurumların çalışan refahını desteklemesi açısından nasıl stratejik bir araca dönüşebilir?
Ücretli izne erişim, çalışanların refahını teşvik etmek ve kurumsal performansı güçlendirmek için güçlü bir araçtır. Hastalık, ebeveynlik ve tatil izinlerini kapsayan politikalar, hayatın zorlukları sırasında stresi azaltan ve sağlığı iyileştiren önemli bir destek sunar. Stratejik olarak, cömert izin avantajları, özellikle iş-yaşam dengesinin bir öncelik olduğu rekabetçi işgücü piyasalarında yetenekleri çekmeye ve elde tutmaya yardımcı olur. Ancak etki uygulamaya bağlıdır.
Liderler izin almayı normalleştirdiğinde ve bunu esnek çalışma ve ruh sağlığı desteği ile uyumlu hale getirdiğinde, bu politikalar sadece kağıt üzerinde ayrıcalıklar değil, gerçekten iyi oluşu ve refahı destekleyen unsurlar haline gelir.