PANDEMİ HEP HAYALİNİ KURDUĞUMUZ “OFİS”LERE KAVUŞMAMIZI MI SAĞLAYACAK?
Koronavirüs salgını tüm dünyada iş dünyasını sarstığı gibi, iletişim kurma biçimimizde, iş birliği tarzımızda da büyük değişiklikler yapmaya itti.
Toplantılar görüntülü görüşmeler yoluyla yapılmaya başlandı. Normal bir iş gününde ofis ortamında iletişime geçen çalışanlar yeni düzende birbirinin oturma odalarını, dekorasyon zevkini gördüler, hatta ev ortamında video konferans kıyafet stilleri ve arka fon dekorları bile yapıldı. Aileleriyle, video toplantılarının en can alıcı anında masaya zıplayan evcil hayvanlarıyla tanıştılar. Ve ölümcül salgınla mücadele gerçeği nedeniyle, “Nasılsın?” diye soran herkes “İyiyim.” yanıtını almayı en içten şekilde istedi. Ofislere ve çalışma arkadaşlarımıza bakış açısı böylesine değişmişken, işe geri döndüğümüzde, nasıl bir çalışma ortamı istiyoruz? Her sabah kalkıp, toplu taşımada, trafikte saatler geçirdikten sonra ulaştığımız bir ofise mi döneceğiz?
Assembly Buildings Genel Direktörü Yasemin Tamer Oğuz’un bu soruya yanıtı şöyle;
“Ofis türleri kesinlikle değişecek ve çeşitlenecek. Yakın gelecekte insanlar ve dolayısıyla kurumlar, bulundukları ofis binalarından daha fazlasını isteyecekler. Artık ofisler, masalar ve sandalyelerle dolu, zorlama motivasyon duvar yazıları ile süslenmiş, Pinterest’te görüldü diye sahte bir duvar bitkisiyle dekore edilmiş, pinpon masası, dart gibi ‘’gençler eğlensin’’ havasını yüzeyselde sağlamış, zorlama mekanlar olmayacak… Maksadı ve vizyonu belli, verimliliği artırmak için çok daha iyi planlanmış kompleks mekanlar, işletmeler ve çoklu mekanlardan oluşacak. Kurum deneyimi en üst seviyede yaşatacak bu mekanların profesyoneller tarafından işletilmesi kaçınılmaz olacak.”
Peki ama bu kompleks ama bir o kadar da esnek olan yapı nasıl kurulacak ve çalışanların kurum aidiyeti, ekip ruhu nasıl sağlanacak?
Assembly Buildings’in bu konuda da bir planı var. Şirketin Marka ve Topluluk Yöneticisi Galia Morhayim; “Şirketin kültürü ve değerlerinin topluluğuna aktarılması, yaptığın işin iyi anlaşılması kadar önemli bir konu. Bugün artık “head office”ler değil, “heart office”ler bizi bekliyor. Şirketin kalbi merkez ofislerde atacak. Merkez ofisleri buluşmak, etkileşimde bulunmak, öğrenmek, hitap etmek, paylaşmak, sunmak, tanışmak, tartışmak, sağlıklı ve kaliteli yiyecek & içeceğe ulaşmak, nitelikli kişisel gelişim ve ‘’well-being’’ aktivitelerine katılmak için tasarlıyor ve yönetiyoruz. Bununla birlikte bu ofisler ağırlayacağınız misafirler için de kimliğinizi gösterdiğiniz ve güven verdiğiniz mekanlar olmalı. Bunun yanı sıra kültürünüzü ve değerlerinizi uzaktan da yayabilecek dijital yönetim kabiliyetine sahip liderlere ve de yepyeni tariflere ihtiyacımız olacak.” diyor.
Ayrıca insanlar, sosyal varlıklar ve insanlar arasındaki etkileşim, pek çok sektör için vazgeçilmez. Bu yüzden Assembly Buildings’in öngörüsü; ofis hayatının üç formatta devam edeceği yönünde. Her şirketin bir merkez ofisi olacak. Ancak şirketler buna ek olarak uydu ofislerde çalışma sistemini de ekleyecek. Bir evden çalışma sistemi dönüşümlü olarak devam edecek. Üç farklı mekan farklı deneyimler sunacak.
Assembly Buildings’in de üye olarak kabul edildiği uluslararası platform Worktech Akademi Direktörü Jeremy Myerson, tam da bu planla eşleşen bir analiz yapıyor. “Herhangi bir yerde çalışabiliyorsak, başkalarıyla sosyal etkileşim için çalışmaya gitmeye başlarız.” diyor. Aynı zamanda Royal College of Art London’da Tasarım Profesörü de olan Myerson güzel bir soru soruyor: “Son birkaç yılda ofis bir tür sosyal destinasyon haline geldi. Tasarımcılar insanları bir araya getirmeye ve bir atmosfer yaratmaya büyük önem verdiler. Eğer bu unsurları çıkaracaksak, o zaman neden bir ofise gidelim?”